Sonunda Geldiler! Palaye Royale İstanbul Konseri
- Metehan Küçükaydın
- 13 Haz 2024
- 3 dakikada okunur
İlk olarak 2022 yılının sonlarında duyurulan Palaye Royale konseri, 6 Şubat 2023 depreminden dolayı süresiz olarak askıya alınmıştı. Etkinliğin organizatörü olan Zorlu PSM, sorunu inatla çözmek istemediği için konser iptal olmuştu. Grubun gitaristi Sebastian Danzig, sorunu çözmek için çok uğraştıklarını fakat organizasyonun gerçek bir aksiyon almadığını söylemişti. Bilet sahipleri, konserin iptal olduğunu mail kutularına gelen bir e-posta ile öğrenmişti, şaşırtıcı ama Palaye Royale de bizden farklı bir yolla öğrenmemişti. En sonunda 2024'te çıktıkları turneye hem Ankara'yı hem İstanbul'u ekleyen grup, Türkiye'deki fanları ile buluştu. 8 Haziran 2024, Ankara, Jolly Joker ve 10 Haziran 2024, İstanbul, Zorlu PSM konseriden oluşan mini Türkiye turnesi tamamlandı. Bugün İstanbul konseri üzerine laflayacağız.

Zorlu PSM’e kapılar açılmadan üç - dört saat önce gittim. Çünkü PSM’in güzel bir amfisi var ve en azından alana girmeden önce birkaç bira içebilirim diye düşündüm ama Zorlu PSM 17:00’dan önce hizmet vermiyormuş. Bu bana garip geldi çünkü geçtiğimiz sene çok erken saatlerde hizmet verdiklerini hatırlıyorum. Bu sebeple sıcağın altında bomboş oturmak zorunda kaldım.
Beni en çok şaşırtan şey ise şu oldu: Amfide otururken iki hanımefendi “Sıra numarası almayan var mı?” diye herkese seslendi. Ben buna anlam veremedim çünkü ayakta izleyeceğiniz konserlere saat kaçta giderseniz gidin en önde olacağınızın garantisi olmaz. Elbet sizden hızlı koşan birileri çıkar, susarsınız, tuvaletiniz gelir vs. Ben bu işi Zorlu’nun ayarladığı bir şey sandım ve bu işi organize eden hanımefendinin yanına gittiğimde bana, "Biz bunu işte sıralar karışmasın, akustiğe giden olursa da hani şey olsun diye yapıyoruz." diyerek kendini asla ifade edemediği bir cümle kurmaya çalıştı. Dediğim gibi, ben de organizasyonun bir işi sanıp koluma hanımefendinin elindeki marker ile bir sayı yazdırdım. Tabii ki bir işe yaramadı ya da yaradı da haberim mi olmadı bilmiyorum. Daha sonra öğrendik ki Zorlu'nun bu konuyla hiç alakası yokmuş.
Konser alanına açılan kapıların 20:00'da açılması gerekirken kapılar 20:15'te açıldı. Böylece 20:15'te çıkması planlanan ön grup You May Kiss The Bride'in sahnesinin sarkması ihtimali bana olası gelmişti fakat kendileri kapı açıldıktan birkaç dakika sonra sahneye çıktı. You May Kiss The Bride gerçekten güzel bir performans sergiledi. Özellikle alanda bulunan çoğu kişi tarafından tanınmamasına rağmen insanlar ile güzel bir bağ kurdular ve herkesi Palaye Royale'e kadar eğlendirdiler.
Palaye Royale tam saatinde sahneye çıktı. Nightmares parçası ile açılış yapan grup, son derece enerjik ve heyecanlıydı çünkü İstanbul konseri çok uzun süredir beklenen bir konserdi. Ayrıca yıllardır Spotify'da en çok dinlenen şehir ünvanını taşıyan şehirde verilecek ilk konser herkesi heyecanlandırmıştı. Grubun heyecanı ise ilk andan itibaren belli oluyordu. Özellikle Sebastian seyirciye gerçekten özel bir ilgi gösterdi. Her şarkı gerçekten bir konser enerjisi ile çalındı. Bu noktada seyirci de gerçekten iyiydi. Tüm şarkılara eşlik eden bir seyirci vardı ve genel olarak herkesin enerjisi yüksekti fakat bazı noktalarda iletişim sorununun yaşandığı aşikardı. Örneğin, Remington; tam iki kere mosh pit, bir kere wall of death denemesinde bulundu ama hepsi başarısız oldu. Bunun bana göre iki sebebi var: Her şeyden önce seyircinin yaş ortalaması çok düşüktü ve bu katılımcılar refakatçi ile etkinliğe katılmıştı. Yaş ortalamasını göz önüne alırsak Palaye Royale konseri çoğu katılımcının ilk konseri desek yanılmayız. Bu da doğal olarak çoğu insanın bu tür faaliyetlerden habersiz olduğunun bir göstergesi olabilir. Öte yandan yaş ortalamasının düşük olmasının getirdiği bir diğer olumsuz(?) durum ise dil bariyeriydi. Remington, çok uzun süre insanlara ne yapması gerektiğini anlattı ve her seferinde cümlelerini biraz daha basitleştirdi. Örneğin, "Make a big circle and turn around in it" (büyük bir daire yapın ve içinde dönmeye başlayın) cümlesi, 2. ve 3. denemede "Circle, circle" cümlesine evrildi. En sonunda yapmak istediği wall of deathi ise seyirciye anlattı. "When the song starts, this side will run this way and that side will run that way." (şarkı başladığı zaman siz şuraya, siz de şuraya koşun) cümlesi, kısa bir süre içinde "Run run run." cümlesine dönüştü. Dediğim gibi, bu benim dert ettiğim bir şey değildi çünkü orada bulunan katılımcıların çoğu gerçekten küçük yaştaydı ve bu tür şeyleri bilmemeleri, Remington ve Sebastian'ın şarkı arasındaki konuşmalarını anlamamaları gibi durumlar bana çok normal geldi. Bence bu yadırganması gereken bir şey değil.
Remington, bir defa seyircinin arasına daldı ve gerçekten temiz bir dayak yemiş gibi sahneye döndü. Bu olay bana yakın olmadı fakat o hengamede iyice hırpalandığını görebildim. Son şarkılara doğru Emerson da seyircinin arasına atladı ve o da en az Remington kadar hırpalandı desem yalan olmaz.

Grup, en sonunda klasikleşmiş şişme bot gezisini yapmayı da ihmal etmedi. Remington, seyircinin üstünde birkaç dakika şişme bot ile durmayı başardı fakat o bot sahneye dönemeden seyircinin üstüne ters döndü ve Remington sahneye yürümek zorunda kaldı.
Konser hakkında üzüldüğüm tek konu Lonely şarkısı oldu. Benim için gerçekten özel ve güzel bir parça. Ayrıca bu parça BIS'in ilk parçasıydı ve Remington ilk bölümü piyanoda tek başına çaldı. Bir noktadan sonra bütün sözleri seyirciye bıraktı fakat ikinci kısma geçerken çok zaman kaybetti ve şarkının ruhunu öldürdü. Bu esnada kulaklığındaki bir problem ile uğraşıyordu, bundan olduğunu tahmin ediyorum.
Palaye Royale konseri; yüksek enerjili, bol bol aksiyonlu ve bir o kadar da tatlı bir konserdi. Bir konserin, hatta bana göre daha çooook konserin sözünü aldık.