top of page

Persecutory ile Röportaj

  • Metehan Küçükaydın
  • 17 Ağu 2024
  • 6 dakikada okunur

Merhaba! Ülkemizin önde gelen black metal grubu Persecutory'nin vokali Pervert Profanatör ile bir röportaj gerçekleştirdik. Keyifli okumalar.


Her şeyden önce Persecutory ile çıkacağın Avrupa turnesi için tebrik ederim. Bu turne senin katkılarınla da gerçekleşiyor. Bize süreçten bahsetmek ister misin?


Bir süredir dostum olan ve daha önce de beraber konsere çıktığımız, Violentor bas ve vokali ve aynı zamanda tur organizatörü Alessio Medici kendi tur firması, Etrurian Legion Promotion, üzerinden bu turu gerçekleştiriyor. Turun Winter Rising Fest ayağını ayarladıktan sonra etrafını konserlerle doldurması için Medici ile görüştüm. Aynı zamanda Hollandalı dostumuz ve Alessio'nun tur şoförü Alwin tarafından da 2 konser organize edildi. Yakında duyurulacak 5 Kasım - Antwerp / Belçika konserinden sonra turnede şu an tek boş kalan günümüz 10 Kasım Pazar gözüküyor ve o güne de bir konser ekleyerek turnenin tüm günlerini doldurmuş olacağız. 2023 yılının yaz aylarında Balkan turnesinde olan Violentor ve Nervochaos'un yoğun ve oldukça sancılı bir sınır geçiş temposu sonrası Kadıköy Sahne'de konserlerini yapmıştık. Bütün hikaye buradan itibaren başladı. Aslında pandemiden bir süre önce o dönem grupları bile net olmayan bir turne için beraber çalışma planlarım vardı ama o zaman pandemi araya girince ertelemiştik. Şimdi Persecutory ve Konatus olarak bu turu gerçekleştiriyoruz ve işimiz daha çok!


Persecutory, 2014’te kuruldu ve ilk işini 2016’da çıkardı. Aslında bunu bir 10. yıl kutlaması olarak değerlendirmek isterim. Geriye dönüp baktığında Persecutory ile katettiğiniz on yıl için neler söylemek istersin?


Eskiden (2000'li yıllar başında) bir fanzinde ismini vermeyeceğim X bir grubun röportajını okumuştum. Kademe kademe ve sindire sindire yükseliş ve Persecutory olarak da istediğimiz: Sound bütünlüğünün merkezine ulaşmak; her üründe daha da olgunlaşan -ilk dönemki black-thrash tarzımızdan artık uzak olsak bile- o dönemin agresifliğini, vahşiliğini, taviz vermezliğini asla yok etmeden ilerlemek; kolay kabul edilebilir ve hipster sevicilerin black metaline yanaşmamak, o dünyanın bir parçası olmamak. Maskelerimiz yok, elimizi yüzümüze tutmuyoruz ve asla olmayacak, kimse kusura bakmasın. Sound ne kadar modern olursa olsun, içimizdeki habislik, nefret, ölüme tapar arzular değişmiyor ve evrenin derinliklerine kapkara ve halüsinojenik etkiler bırakan sesleri on yıldır taviz vermeden yaymaya devam ettiğimizi düşünüyoruz. Onuncu yılı doldururken bu yılın içinde yepyeni EP "The Glorious Persecution" yakında sizlerle buluşacak.


Sence on yılda Türkiye’deki metal müzikte neler değişti?


Arkadan gelen yetenekli jenerasyon çok fazla ve extreme metal türlerine olan ilgi çok arttı. Yani 2014 ve öncesi ile kıyasladığımızda verimlilik ve üretkenlik açısından olumlu / olumsuz noktalar var. Bir olumsuz nokta çok yetenekli kişilerin bir grup kurup onun üzerine düşmeye efor sarfetmek yerine çektikleri enstrüman videolarıyla sosyal medya kanallarına düşmeye daha özen göstermeleri. Bu hiç olmamalı demiyorum, ama çoğunluk buna yöneldi. Ve tabii ki ekonomik şartlar... Fakat bu ekonomik şartlar nasıl oluyorsa (!) konserler konusunda ters orantı yaptı ve 2023 - 2024 yıllarında yaşadığımız gibi ardı ardına sayısız konser patlaması içerisinde fakat bunun da olumsuz tarafları var. Bir de yeni grupların kaydedilen kayıtları online yayınlaması ve buna "albüm yayınlamak" demesi hoşuma gitmemeye başladı. Fiziksel kopyanın değeri iyice öldü, sadece ekonomik sebepleri buna bağlayamayız. Aşırı tüketim var, on yıl önce yine full-length albümler dinleniyordu. Şimdi ilk şarkısından ötesini bırak dinlemeyi, yazılan yazının ikinci cümlesini bile okumuyorlar. Tabi sözüm sadık ve yeraltı belli bir kitlenin meclisinden dışarı.


Son albümün üstünden bir buçuk yılı aşkın bir süre geçti. Yeni bir EP’nin de yolda olduğunu biliyoruz ama Avrupa turu, yakın zamanda yapılacak bir albüm planının müjdeleyicisi olabilir mi?


Henüz böyle bir plan yok çünkü "Summoning the Lawless Legions" bile daha çok az çaldığımız bir albüm ve yeni gelecek EP, "The Glorious Persecution", ile bunu taçlandırmayı düşünüyoruz. Bir albüm olursa 2025 sonundan önce başlamayacağımıza çok eminim.


Aslında albüm demişken çok merak ettiğim bir şey var: Persecutory ile şu ana kadar iki albüm yayınladınız. İlk albüm Towards the Ultimate Extinction’da öfke, başkaldırı gibi temaları kutsala olan bir başkaldırıya karşı kullanırken ikinci albüm; Summoning the Lawless Legions çok daha şiirsel bir anlatıma sahip ve önceki albüme göre çok fazla okült ve mitolojik göndermeye yer veriyor. Bana göre gerçekten etkileyici bir yazım stilin var. Söz yazım sürecinden ve temaları nasıl belirlediğinizden bahseder misin?


Bazı okült kaynakların bizde etkisi olduğu kaçınılmaz ama bunu yüzde yüz olarak söyleyemem. Kendi içimizdeki derinlik, evrenin varlığı içerisindeki hapsolmuş yaşamlarımız, fizikselliğin ötesine geçemeyen algılarımızın isyanı bu kimine göre mitolojik, kimine göre bir kısmı olabilir öğretilerle birleşiyor. Neticede tamamen din karşıtı konsepte sahip bir söz yazdığınızda bile aslında o dinin ve kurgusal karakterlerinin varlığına inanarak bunu yazmıyorsunuz. Şarkı sözleriniz bir ölçüde dinlerin korku hegemonyası olarak saldığı düşünceleri onlara karşı silah olarak kullanmak oluyor. Ben varlığımla bedenimle nasıl belli bir filtrelerin içine hapsolmuşsam ve ölümden sonra "topyekün hiçlik" unsuruna inanıyorsam bu ezoterik kaynakların rahatsız edici figürlerini üstüme çağırıyorum. Bunun için temelde bir kaynağın etkisine de ihtiyacınız yok. Makro evren ve mikro evren döngüsü içinde tutsak olup, bu düzensizliğe ve onların yasalar bütününe mahkum kalmak ve fiziksel evrenin ötesine geçmek istemek zaten yeterli oluyor. Demon çağırmak gibi özel yeteneklerim yok. :)


Bu soru biraz senin özelinde: Daha önce Urgehal, Marduk ve Behemoth gibi black metal dünyasının önde gelen isimlerinin ön gruplarında yer aldın. Bu senin için nasıl bir his?


Urgehal ve Marduk; benim ve iki grupta da tüm arkadaşlarım için özel yere sahip olan gruplardı, bunu söylemiş olmak için söylemiyorum. Vardır ya bazı röportajlarda hiç alakası olmayan, dinlemediği grup için bile "Çok özel bir geceydi." yazarlar. :) İçini doldurarak anlatayım: Marduk; zamanında, Heaven Shall Burn, Nightwing ve Panzer Division gibi albümleri çıkardığı dönemden bu yana benim için black metal olarak her zaman tepelerde olmuştu. Henüz on altı - on yedi yaşında bu albümlerle kasetler sayesinde karşılaşan biri olarak yıllar sonra aynı sahneye çıkmak önemli tabii ve 2000'lerde ilk geldikleri zamanla kıyasladığımda, zamanında iki yüz kişiye çalan grubun son konserine bakınca aslında yukarıda sorduğun "On senede neler değişti?" sorusunun bir kısmı da tekrar cevaplanmış oluyor. 2000'lerin başında "Panzer Division Marduk" kasetini walkman'de bozduğumu, "Heaven Shall Burn" ve "Nightwing"in esiri olduğumu hatırlarım. Legion veya Mortuus dönemi tartışmasına girmeyi sevmiyorum ama iki dönemin de kendine özgü tarafları var. Urgehal'in Goatcraft Torment, Ikonoklast ve Through Thick Fog till Death gibi albümleri 2000'lerde black metal için yeniden çığır açmalarını sağladı. Keza bu konuda yalnız da değillerdi. Zira Katharsis, Thunderbolt, DSO ve diğerleri de vardı. O albümler çıktığından bu yana deli gibi dinlediğimiz gruplarla aynı kara ritüel gecesini paylaşmak onur vericiydi. Özellikle Nefas anısına olan bir turnede beraber sahne almak önemliydi fakat bunlarla kalmak ve sürekli geçmişe bakarak bir düşünce yapısı oluşturmaya da taraftar değilim. Dengeyi bilmek her zaman önemlidir.


Kadıköy menşeili black metal grupları, alıcısının epey takdirini alıyor. Underground sahnede Konatus, Hazardous, Diabolizer gibi çok başarılı gruplarımız var fakat bu grupların sesini daha çok duyurmak için sence ne yapmamız gerekiyor?  


Bu sorudan şu an muaf kalmak isterdim. Çünkü beş - altı sayfa yazılacak bir soru sordun ama bunun farklı parametreleri var. O yüzden "Biz şunu yapmalıyız." gibi bir duruma indirgenecek kadar basit değil. Ekonomik kriterler, kabul edilebilirlik, dinleyici zihniyeti, sağlanan alanlar, işletme tavırları, mainstream sahnede ve popüler kültürle çoktan buluşmuş ve hak etmemiş olana gereğinden fazla verilen değer ve daha nice sebepler... Burada sonlandırıyorum.


Sahne adın Pervert Profanatör, hikayesini paylaşmak ister misin?


Aslında hiçbir hikayesi yok. Sadece en eski grubum Impuration döneminde belirlediğim, yoldan çıkarıcı bir anlatımı sergileyen ve iki kelime ile ifade etmek istediğim bir sahne adı.


Türkiye’deki metal sahnesini, hem gruplar hem de dinleyiciler açısından 2024 itibariyle nasıl değerlendiriyorsun?


Üçüncü soruda anlattıklarımın benzeri olacak fakat 2024 sanki büyük bir pandemi öncesi son gibi. Aynı zamanda tam tersi, büyük bir patlamanın başlangıcı gibi de. 180 derece zıt iki farklı şekilde bakabilirsiniz. Bir ortası varmış gibi gelmiyor özetle. Önemli olan her hafta konser olması ve çabuk tüketilebilirlik mi, yoksa sindire sindire insanların özlediği bir ortam oluşması mı... Bunu Almanya, Fransa, Hollanda, ABD gibi ülkelerle kıyaslamayın. Bizim ülkede doyum çabuk gerçekleşebilen bir olay ve açıklanan her konserin altında "Yeter, paramız kalmadı." mesajını görebiliyorsunuz. Bir de orada open air veya kapalı festival kitleleri tek bir ülkeye hitap etmiyor. Bu yüzden Berlin'de bir ayda on tane extreme metal konseri olabilir ama İstanbul günümüz şartlarında üç - beş taneye bile hazır değil.


Son olarak, grupla yaşadığın enteresan bir hikayeyi bizimle paylaşmak ister misin?


2018'de Ankara Heavy Stage konseri öncesi o zamanki yeni davulcumuzun çıkacağı ilk Persecutory konserinden bir gün önce, elini; kendisinin taşımadığı sıcak bir tepsiye çarpması ve parmaklarının yanması ve yanmış parmaklarla sahnede çalması. 2022'de Belçika ve Fransa'da iki festivalde çalmıştık. Fransa'daki festival sonrası kalacağımız yere gidecektik, altımızda araba vardı ama hepimiz çok sarhoştuk. Bizim basçı Deathbed sarhoş bir şekilde arabayı sürdü. Çünkü kalacağımız yer Paris'in otuz dakika kadar dışındaydı, gece vakti başka şekilde gitme imkanımız yoktu. Çevirmeye denk geldik ama bizi durdurmadılar. Durdursalardı neler olacağını kestiremiyorum. Bir de aynı gece yüzlerce arabanın buldunduğu otoparkta bula bula bizim arabamızı bulup dibinde uyuyan evsizler ve onları yarım saat uğraşarak zar zor kaldırmamız. Hatta bir ara öldüler sanmıştık, çünkü hiç tepki vermiyorlardı.


Çağatay, bana konuk olduğun içi çok teşekkür ederim. Son olarak, takipçilerimiz için eklemek istediğin bir şey var mı?


Röportaj için teşekkürler, yeni EP "The Glorious Persecution" çok yakında dipsiz karanlığa gömmek için geliyor!


wix'le yaptığımı söylemem gerekiyormuş. bu siteyi wix'le yaptım.

bottom of page