top of page

Çok Kaliteli Bir Opeth İstanbul Konseri

  • Metehan Küçükaydın
  • 15 Ağu 2024
  • 4 dakikada okunur

Merhaba, yılınız nasıl geçiyor? Eğleniyor muyuz bakalım? Vallahi görüyorum ha, iyi eğleniyorsunuz. Akıyor hayat, geçip gidiyoruz. Biz de işte Opeth konserindeydik, aynen.


Opeth, bizim için önemli bir grup. Spotify'a göre onları en çok dinleyen ilk beş şehirden ikisi İstanbul ve İzmir. Bu beni şaşırtmayan bir şey çünkü biz ülkecek progresif müzik icra eden grupları severiz. Tool, Dream Theater, Porcupine Tree, Gojira, TesseracT ve niceleri... Şahsen, Porcupine Tree (<3), Tool, Ne Obliviscaris hatta geçmişe gidersek (henüz yirmi yaşındayım) hepimiz gibi King Crimson, Camel, Jethro Tull tabii ki Pink Floyd seven biri olarak Opeth'e kendimi alıştıramadım. Ben Opeth ile çok haşır neşir değilim, gariptir ki şarkılarındaki duygular bir şekilde bana geçmiyor. Çok kaliteli bir grup, bunu kabul etmemek delilik olur ama benim gruba bir bağım yok. Mesela buna Dream Theater da dahil. Dream Theater'ın da hiçbir şarkısındaki duygu bana tam olarak geçmiyor. Hatta size iddialı bir şey söyleyeyim, Opeth'in şarkıları Dream Theater şarkılarından daha başarılı buluyorum. Bunun tek bir sebebi var, Dream Theater'daki elemanların müzik profesörü, virtüöz olmaları. Hayalini satayım, herifler formül yazar gibi beste yapıyorlar, bu da şarkılarına hiçbir duyguyu geçirmiyor. Opeth en azından bana göre bir atmosfer yaratıyor, bunlara göre az da olsa bir duygu geçiriyor.


Opeth konseri açıklandığında mutlu oldum. Kendim için değil, biricik editörümüz için çok mutlu oldum. Sevgili editörümüz Opeth'e bayılıyor ve kendisine hemen bir bilet kapma hevesiyle Passo'yu açtım ki, yuh! Bilet fiyatları göz yaşartıcıydı. Yanılmıyorsam Judas Priest ve Scorpions ile birlikte bu senenin en pahalı konseri oldu Opeth. Genel giriş: 1500 TL, Sahne önü: 2700 TL (Vallahi aşağı yukarı böyleydi, bulamadım da internette) olarak biletler satışa çıktı. Ben "Neyse sonra alırız, şöyle alırız." derken biletler bitti! Bir isyan çıktı, yüzdeyüz'ün tahtı sallandı derken organizasyon takvime ikinci günü ekledi. Böylelikle İstanbul, bir değil iki Opeth konserine sahip oldu! Herkes de mutlu mesut biletlerini aldı. İki günün biletleri de tükendi.





Tahmin edebileceğiniz gibi biz konsere ilk gün değil, ikinci gün katıldık. İlk gün yorumlarını epey merak ediyordum, Opeth'e her ne kadar bağım olmasa bile Mikael'i seviyorum ve saygı duyuyorum. Ne yalan söyleyeyim Mikael'i canlı dinlemek için heyecanlıydım. 13 Ağustos gecesi Ekşi Sözlük ve Instagram'dan yazılanlara bakınca herkesin epey tatmin olduğunu gördüm. Mikael seyirci ile sık sık şakalaşmış ve encore'da -sanıyorum ki istek üzerine- Deliverance yerine Black Rose Immortal çalmışlar.


Gelelim bizim günümüze. Bu konser Zorlu PSM'de gerçekleşeceği için çok mutluydum. Size mutluluğumu tarif bile edemezdim çünkü lanet güneşin altında saatlerce beklememize gerek kalmadan nispeten serin ve GÜNEŞ ALMAYAN bir yerde bekleyeceğim için konsere hiç endişesiz mutlu mutlu gittik. Bizim sıraya gitmemiz 16.30'u buldu. Fuaye kapıları 17.00'de açılcağı için her zaman olduğu gibi amfide bekleriz, kapı açılınca fuayedeki sıraya gireriz diye düşündük ama bu etkinlikte garip bir şey yapılmış, 17.00'den önce amfiyi de açmamışlar, amfinin dışına bir sıra ve bilet kontrol standları kurmuşlar. Bu saçmalık. Büyük ihtimalle organizasyon hafta içi olacağı için pek bir sıra olmayacağını düşündü. Belki de bilet okuma ve bileklik takma işlerini alt katta halletmek istemediler, bilemiyorum. Saat 17.00 olduktan sonra amfi ve fuaye açıldı. Toplasanız altmış - yetmiş kişi var ya da yoktu. Bu yüzden sıraya girme telaşı vesaire yoktu. Hammer Müzik yine merchleri ile alandaydı. Fiyatlar alıştığımız fiyatlardı ve merchandiselar epey güzel gözüküyordu. Sevgili editörümüz, Palaye Royale konserinde alamadığı tişörtü Opeth konserinde aldı. Palaye Royale konserine epey az tişört geldiği için kendisine bir hatıra alamamıştı ama Hammer Müzik, Opeth'e fazla fazla tişört ile gelmiş. Bir de normalde almadığımız bir şeyi alıp bayrak aldık. Bir ara evimize asarız onu da. Bayrağın kalitesi beklediğimden güzeldi hatta evimdeki Norveç bayrağından (Dediğim gibi, asla sebebini öğrenemeyeceksiniz.) bile iyiydi.



Konser kapıları 20.00'de açıldı. Önce sahne önüne bilet almış katılımcılar alana alındı çünkü önceki gün sahne önüne gidenler yanlışlıkla genel girişe mi girmiş n'olmuş diye bizi iki - üç dakika geç aldılar. Kapılar açıldıktan sonra kendi alanımızın en önünde yer aldık. Bunu istiyorduk çünkü bir buçuk saat bir yere tutunmadan ayakta beklemek istemiyorduk. En azından en önde tutunabileceğimiz bariyerler vardı. Sahne saati yaklaştıkça alan dolmaya başlıyordu ama sahne önünün arkaları epey boş kalmıştı. Blind Guardian konserini de aşağı yukarı aynı yerden aynı açıyla izlemiştim ama o konserdeki sahne önü kategorisinin çok daha dolu olduğunu hatırlıyorum. Saat tam 21:30 olduğunda Opeth üyeleri sahneye çıktı. Sahnenin tasarımını çok beğendim. Zaten bütün tur boyunca bu ses ve görüntü sistemleri ile sahneye çıkıyorlar ama konu Türkiye olunca geriliyorum. Artık sahnede bir şey görmemeye çok alıştığım için bu konuda beklentimi çok aşağıda tutuyorum. Bu arada bu turnenin hiç konser kaydını da izlemedim. Bu ekipmanları gümrükten geçirip geçiremeyeceklerinden emin olamadım, hatırlıyorsunuz Mart ayında yaşadıklarımızı. Opeth sahnedeyken seyircinin enerjisi çok yüksekti. İddia ediyorum ki bu sene katıldığım konserler arasında seyircinin enerjisinin en yüksek olduğu konser bu konserdi. Her şarkıda ve her arada grup çılgınlarca alkışlanıyor, şarkılara ağızlar kuruyana kadar eşlik ediliyordu. Ses sistemi çok iyiydi. Her enstrümanı rahatlıkla duyabiliyor ve ayırt edebiliyordum. Bu da sanırım Opeth kalitesi ile alakalı. Ses sisteminin beni en çok tatmin ettiği konserlerden biri oldu.





Setlist önceki güne göre değişmişti. Bu tahmin edilebilir bir şeydi çünkü Opeth'in setlistleri sürekli değişiyor. Bazı seyirciler haklı olarak İstanbul'da iki gün aynı setlist ile çıkacakları tahminini yürütmüş olsa da öyle olmadı. Bana göre Black Rose Immortal ikinci gün de çalınabilirdi çünkü sırada bunun hakkında çok konuşan ve bunun için çok heyecanlı olan insanları duydum. Konserin ilk günü de orada olup "Eğer ikinci gün setlisti değiştirirlerse bugün gelenler için üzücü olur." yorumunu yapanları da duydum, ekşi sözlükte bir yazarın "Biz de keyfimizden ilk gün gitmemezlik yapmadık, ikinci gün de aynı setlist ile çıksalardı." yazdığını da okudum. Klasik Opeth işleyişi olduğu için bu konuya çok itiraz edemiyorum ama insanların yaşadığı hayal kırıklığını da anlıyorum. Mikael seyirci ile ara sıra iletişim kurdu. Bana öyle geliyor ki grup bir önceki günkü enerji ile sahne almadı. Çok yorgun olduklarını tahmin edebiliyorum ama yorumlara bakınca sanki bir önceki gün daha enerjiklermiş gibi hissettim ben. Bu arada tüm yorgunluklarına rağmen Mikael son derece güler yüzlü ve keyifli görünüyordu. Konserde iki encore oldu. İlkinde Demon of the Fall çalındı ikincisinde Deliverance çalındı. İlk güne kıyasla The Leper Affinity ve Cusp of Eternity setliste eklenip Eternal Rains Will Come ve The Drapery Falls çıkarılmıştı.


Editör Notu: İkinci günün setlistinin çok daha güzel olduğunu düşünüyorum. Gerçekten gidebileceğimiz en kaliteli konserlerden birindeydik ve oldukça memnun, tatmin ayrıldık. Bir de baterist beyin yetenek şaka mıııı :)


Opeth İstanbul konserinin ikinci günü epey güzel geçti. Sahne harikaydı, ses sistemi çok iyiydi ve seyirci coşkuluydu. Bir sonraki konserlerde görüşmek üzere!




wix'le yaptığımı söylemem gerekiyormuş. bu siteyi wix'le yaptım.

bottom of page