top of page

Kan, Ter ve Müzik I Megadeth İstanbul Konseri

  • Metehan Küçükaydın
  • 15 Haz 2024
  • 5 dakikada okunur

2024'ün Ocak ayında açıklanan ve yılın metal müzik konseri olarak anons edilen konseri, Megadeth İstanbul konseri NİHAYET gerçekleşti. Bu yazının nasıl olacağını konser esnasında az çok kafamda şekillendirdim. Bu yazı bol bol bizi eleştirecek ve organizasyon sömürüsünü anlatacak.


Fotoğraf: Cihan Yeşil

Her şeyden önce, ne oldu?

Konserin biletleri Ocak ayında satışa sunuldu. Satışa sunulan bütün biletler saniyeler içerisinde tükendi. Kaldı ki fiziksel biletler bile ön satışta tükendi. Bu bilet çılgınlığının geri dönüşü somut bir dinleyici olacak mı diye çok merak ettim çünkü organizasyonun açıklamasına rağmen şu su götürmez bir gerçektir ki bu biletlerin büyük bir kısmını karaborsacılar aldı. Organizasyon bunu tabii ki inkar etti fakat bu inkarın sebebini anlayabiliyorum çünkü insanlar da çok bilinçsiz bir linç girişiminde bulundu. İnsanların iddia ettiği şey, organizasyonun direkt karaborsacılara el altından bilet sattığıydı. Bu bana çok kozmik bir iddia gibi geliyor, ihtimal bile vermiyorum. Benim teorim, bir sürü karaborsacının sitenin başında saatlerce bekleyip alabildikleri kadar bilet aldıklarıydı. Bu durumda organizasyon ne yapabilirdi? Kişi başı alınacak bilet sayısına ciddi bir kısıtlama getirebilirdi. Bunun dışında önerilen tüm çözüm yolları bana maalesef çok ütopik geliyor. Kimlik numarası ile bilet satma işlerini falan bir kenara koyalım çünkü bu çok ciddi bir mesai. Maalesef organizasyonun tek başına alıp uygulayabileceği bir karar değil. Bilet satışına kısıtlama (asgari bir kısıtlama) getirme fikri ise grup halinde gidecek katılımcılara vurulan bir darbe olurdu. Bu yüzden ben kendi içimde bu bilet satışı olayına mantıklı bir çözüm bulamıyorum. Bana göre dinleyicilerin bu konuda yapabileceği en iyi şey, karaborsacılara ne olursa olsun fırsat vermemek olur. Fırsattan kastım: Ne olursa olsun onlardan bilet almamak. Çünkü dinleyici, karaborsacının ekmeğine yağ sürdükçe karaborsacı bunu yapmaya devam edecek.


Organizasyon neden bizi üzdü?

Çok uzun zamandır Vera Müzik, Yüzdeyüz Metal ve Freebird Agency'nin içinde bulunduğu organizasyonlara gidiyorum. Beni en çok üzen etkinlik bu oldu. Bu biraz da benim organizasyondan fazla bir şey beklemem ile alakalı olabilir. Şimdi size sırayla ne olduğunu anlatayım:


Ben, Küçükçiftlik Park'ın kapısına saat 14:00'da gittim. O esnada sırada iki yüz - iki yüz elli kişi vardı. Sıraya geçmek yerine güneşten daha az etkilenmek için gölgenin altında bekleyip ilerleyen saatlerdeki doluluk oranına göre de sıraya geçmeyi tercih eden katılımcılar vardı. Birkaç dakika gölgelik alanda bekledim fakat o birkaç dakikada sıraya on beş - yirmi kişi daha geldi ve kalabalık gelmeye devam ediyordu. Bu yüzden ben de sıradaki yerimi garantiye almak için sıraya geçtim fakat sahne önü için ayrılan sıra, büyük ihtimalle genel giriş için de, güneşin altındaydı. Sıranın çok küçük bir kısmına üç tane ağaç gölge yapıyordu. Eğer İstanbul'da yaşamıyorsanız şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki İstanbul tarihinin en sıcak günlerini yaşıyor. Bununla birlikte etkinliğin olduğu gün, havadaki nem oranı yüzde dokan dokuza varmıştı. Anlayacağınız o ki ekstrem bir olay yaşıyorduk. Bu sıranın bırakın saat 14'ü, sabah çok erken saatlerde başlayacağı kesindi. Sıraya bir tente germenin hiç zor olmayacağını düşünüyorum. Bu, ne organizasyonun ne de mekanın yapmakla yükümlü olduğu bir şey değil fakat dediğim gibi; İstanbul çok zor günler geçiriyor ve katılımcısını önemseyen bir organizasyon şirketi ya da mekan bunu yapmalıydı.


Konser kitlesi

Bu konserin kitlesi beni biraz şaşırttı. Çünkü genel girişte yer almış insanların sosyal medyaya yazdıklarını okuyunca şaşırmadım değil. Herkes, gelen insanların çok kaliteli ve gerçekten metal müzik seven insanlar olduğunu iddia ediyordu ve ben buna ne katılıyorum ne katılmıyorum çünkü ilk defa bir konserde kitle beni bu kadar üzdü. Daha sırada maruz kaldığım “Bu, Nirvana konseri değil mi?”, “Neşet Ertaş ön grup mu?” şakaları beni alana girmeden yormuştu. İçeride ise yaşadığım saygısızlık beni gerçekten patlama noktasına getirdi. Kapılar açıldıktan kısa bir süre sonra içeri girdim. İçeri girdikten sonra bir bira aldım ve sahnenin karşısındaki bir yere oturup beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra ben yerde otururken önümde olan küçücük boşluğa üç kişi geçti. Kendilerini o araya o kadar zor sığdırdılar ki boşluğun ucundaki kişi sürekli dengesini kaybediyordu. Biraz sonra, başka insanların önüne doğru gittiler ve kayboldular. İlk başta bu beni çok rahatsız etmedi fakat biraz sonra önüme başka insanların geçmesi ile oturarak beklemenin beni sacece suistimale uğratacağını düşünerek ayağa kalktım ve ayakta beklemeye başladım. İnsanlar “Pardon!” diyerek önüme geçmeye devam etti ve durum çok can sıkıcı bir noktaya geldi çünkü bana “Pardon” gibi nezaket içeren bir kelime ile yaklaşılmasının ardından arkadaşıyla önüme geçip pişkin pişkin “Ulan ne güzel yer ya” diyerek gülüşülmesi tepemin tasını attırdı. Biraz sonra arkamda yer alan beşli arkadaş grubundan ikisi önüme geçti. İki arkadaş, diğer arkadaşlarına, “Siz hemen geçmeyin, biraz bekleyin öyle geçin.” dedi ve ben bunu duydum. İki arkadaşın ardından kalan üç arkadaş da aradan sıvışmak isteyince sesimi çıkarmak zorunda kaldım ve onları konser boyunca arkamda tuttum. Zaten onlara sesimi çıkardığımı duyanlar da geri döndü. Ben bunu yapmak istemezdim. Gerçekten istemezdim ama yukarıda anlattığım gibi, ben o konseri biraz daha iyi bir yerden izlemek için saatlerce sırada bekledim ve bayılacak noktaya geldim. Benden saatler sonra gelmiş insanların “Pardon, pardon!” diyerek o kadar saat sırada beklemiş insanların önüne geçmesine bir yerde dur demem lazımdı. Hatta bu önlere geçme mevzusu bir zamandan sonra herkesin canını sıkmış olacak ki en ön sıradaki çocuklarına yemek götürmek için insanların arasından geçen bir anne ve baba, çevreden tepki gördü.


Konser nasıldı?

Dave Mustaine’in de içinde bulunduğu servis aracı, etkinlik alanına saat 17:00 gibi geldi. Benim de dahil olduğum sahne önü sırası, kulis kapısının hemen yanında yer alıyordu. Dolayısıyla sıradaki insanlar olarak Dave Mustaine’i görebilme şansını yakaladık ve kendisi sıradaki insanlara el salladı. Bu, onun da dikkatini çekmiş olacak ki konser başlamadan 40 dakika önce sahneye bir yetkili çıkıp, “Dave’in size bir mesajı var; setliste birkaç özel parça eklendi.” diyerek ortamı ateşledi. En azından bu kadar erken sıraya girmemizin güzel bir dönüşü olmuştu. Megadeth’ten önce hiç ön grup yoktu. Bu, Megadeth’in tercihiymiş ama bence bu yanlış. Çünkü insanlar, sahne saatine kadar çok kısık sesle çalan şarkıları dinlediler ve çoğu zaman sıkıldılar.


Fotoğraf: Ryan Chang

Grup sahneye tam sahne saatinde çıktı ve açılışı beklenildiği gibi The Sick, The Dying… And The Dead! ile yaptılar. Hemen ardından Dread and the Furgitive Mind çaldılar. Dave, bir açılış konuşması yapmak istemedi. Dördüncü parçadan sonra “Good evening” diyerek sete devam etti fakat zaman zaman şarkı aralarında konuştu. Dave, sahneye beklediğimden daha enerjik çıktı. Bu sene sahne aldıkları bazı festivalleri ve kendi konserlerini YouTube’dan izledim ve Dave’in soğuk tavırlarından dolayı kendisinden pek bir samimiyet veya iletişim kurma çabası göreceğimizden umutlu değildim ama Dave beni yanılttı. Sahnedeyken Dave’in keyfi gerçekten yerindeydi hatta zaman zaman şarkıları söylerken bazı tiyatral hareketlerde bile bulundu ve bu çok güzeldi. Bir süredir turnede yer almayan gitarist Kiko, bu konserde de sahne alamadı. Yeni gitarist Teemu Mantysaari ise beni gerçekten tatmin etti. Kendisi gerçekten çok yetenekli bir gitarist. Görevini eksiksiz ve kusursuz bir biçimde tamamladı. Konserin bir tane BIS şarkısı oldu, o da beklenildiği gibi Holy Wars… The Punishment Due idi. Fakat bu konserin benim için en büyük sürprizlerinden biri Vic Rattlehead’in sahneye gelmesiydi. Gerçekten beklemediğim bir şeydi. İstanbul’a özel sete eklenen iki şarkı; In My Darkest Hour ve This Was My Life idi. Toplamda 18 şarkı çalan grup, bu turnenin her konserinde çaldığı A Tout Le Monde parçasını çalmamayı tercih etti. Buna biraz üzüldüm fakat Megadeth’in sağlam sahnesinden dolayı sindirebileceğim bir üzüntü.


Megadeth konseri sahne dışında üzücü ama sadece sahnesiyle inanılmaz bir konserdi. Dave Mustaine’i böylesine bir performansla canlı dinlemiş olmak, bana çok şanslı hissettiriyor.

wix'le yaptığımı söylemem gerekiyormuş. bu siteyi wix'le yaptım.

bottom of page