2023'ün Konuşmak İstediğim Metal Albümleri
- Metehan Küçükaydın
- 31 Ara 2023
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 Oca 2024
Selamlar. 2023’ün sonlarına gelmişken bu sene çıkmış albümleri kendi açımdan listeledim. Bu yazıda, 1. sırada bulunan albümü çok sevdim, 2. albümü ona göre daha az sevdim gibi bir durum söz konusu değil. Bunun bir sıralamasını yapmayı denedim fakat inanın bana çok zorlandım. Bu yüzden sadece bahsetmek istediğim albümlerden bahsettim. Albümler hakkında da çok uzun şeyler yazmamaya çalıştım, çünkü bu sadece bir özet yazısı. Albümlerin her şarkısı hakkında yorum yapmak yerine dikkatimi çeken şarkıları kendimce yorumladım. Umarım keyif alırsınız.
Metallica - 72 Seasons
Metallica'nın yeni albümünü bu listeye alırken kendime "Ulan ben kimim de albümler hakkında yorum yazıyorum" diye 8 aylık blog maceramı sorguladım. Çünkü bu kadar değerli bir grubun, bu kadar eleştiriye maruz kalmış albümü hakkında yorum yapmak epey zor, tahmin edebileceğiniz gibi. Açıkçası ben albüme karşı nötrüm. Ben, 72 Season'ı ilk gün sinemada dinledim. Biliyorsunuz ki albüm çıkmadan bir gün önce belli sinemalarda dinleme partileri yapıldı ve bunlardan birine katıldım. Belki de sinemanın gazıyla o esnada çok beğenmiştim fakat zamanla o kadar da beğenmediğimi fark ettim. Bana göre, kolay unutulur rifflere sahip olan bu albümden aklımda kalan sadece birkaç parça var. Üzülürek de söylüyorum ki bazı kafiyeler bana zorlama ve yavan geldi. Fakat bunları bir kenara bırakıp 72 Seasons'a bir albüm olarak baktığımızda, dinlerken kafamızı sallamaya çok müsait, keyifli ve gerçekten güzel işlenmiş bir albüm var karşımızda. Özellikle neredeyse her şarkıda farklı bir şey yapılmış olması beni çok tatmin etti. Albümün açılış şarkısı olan "72 Seasons" ve "Lux Aeterna"daki gibi hızlı tempolu parçalar, "You Must Burn," "Crown of Barbed Wire" gibi yavaş tempolu, vurucu şarkılar ve "Inamorata" gibi 11 dakikalık fevkalede bir şarkı ile birlikte 11 şarkılık bir albümü bize sunmuş Metallica. Belki de birçoğunuzun dahil olduğu, birçoğunuzun sinir olduğu "Load öncesi Metallica'cıları"ndan biri olan ben, şunu rahatlıkla söylüyorum ki Black Album'den beri en sevdiğim Metallica albümü bu oldu. Tabii titleda Metallica yazınca insan daha çok şey bekliyor.
Cryptopsy – As Gomorrah Burns
I WAS PROMISED A UTOPIAAAAAA!!!! Mevcut Cryptopsy kadrosu bana göre None so Vile’den beri gelen en iyi kadro olmuş. As Gomorrah Burns, son derece başarılı bir Death Metal ziyafeti sunuyor. Modernize edilmiş modern death sound ile karşımıza çıkan albümün gitar bölümleri adeta projenin imzası olmuş. Ayrıca bas gitarlar, her müziğin arkasında sağlam bir taban olduğunu hissettiriyor. Vokal Matt Mcgachy, inanılmaz başarılı bir performans ortaya koymuş. İnişleri ve çıkışları gerçekten kusursuz. Tabii ki grubun neredeyse başından beri içinde bulunduğu davulcumuz Flo Mounier’ın harika performansı da geride kalmıyor. Başından sonuna kadar bangır bangır çalan bu albüm, None so Vile fanlarını üzmeyecek. Benim kesinlikle 2023 favorilerim arasında bu albüm ve eminim çok uzun yıllar metal dinleyicilerinin kulağından düşmeyecek.

Cryptopsy
Cannibal Corpse - Chaos Horrific
Yalan söylemeyeceğim, bu albüm benim 2023 için en çok beklediğim albümlerden bir tanesiydi. Başladığı an çok hoşuma giden bir bas gitar yürüyüşü ile açılan bu albüme ilk saniyeden ısınmıştım fakat bu kadar güzel başlayan şarkı devamında yarım kalmış bir şarkıyı andırıyor. Özellikle bariz bir riff kıtlığı olan bu şarkı kötü bir Tinder date'i gibiydi. "Summoned for Sacrifice" ve "Blood Blind" albümden önce yayımlanan iki single. Ben bu iki şarkıya da ayrı ayrı bayıldım. Summoned for Sacrifice'da yavaş başlayan şarkı bir çığ gibi büyüyor ve fırtınalı bir denizin ortasındaymış hissini yaratıyor. "Blood Blind" ise albümün gerçek Cannibal şarkısı. Tamamen vurucu ve parçalayıcı. Aslında bir önceki parçadaki gibi yavaş yavaş açılan parça, yavaş kısımlarında pek uyarıcı, coştuğu kısımda ise parçalayıcı. İşte bu parça bu iki unsur arasındaki dengeyi çok iyi koruyor. Albümün geri kalanı ise death metal dinleyicilerini üzmeyecek cinsten. Her ne kadar ilk şarkı hakkında dengesiz bir yorumum olsa bile, albümün içinde kötü bir şarkı yok. Fakat bu Death Metal için bir çığır da değil, zaten öyle bir vaatleri de yok. Güzel bir Cannibal Corpse albümü.
Riverside - ID.Entity
Riverside'ın tartışmalar yaratan ID.Entity albümü, benim bu yılın en beğendiğim albümlerinden bir tanesi. Her şeyden önce bu yeni albüm, yeni bir Riverside tarzı benimsemiş. Bu kesinlikle önceki albümlerden farklı bir iş sunuyor. Fakat albümü beğenmeyen fanların neden beğenmediğine dair tahminlerim var elbet. Öncelikle, albüm daha açılış parçası olan "Friend or Foe" şarkısının çok beğendiğim introsu ile beni içine çekti. Bu intro klasik progresif rock müziğe bir selam gibiydi ve beni ID.Entity yolculuğu için hazırlamıştı. Bu albümün en beğendiğim parçası olan "Big Tech Brother" ise yine dikkat çekici bir intro ile başlıyor. "Hello listener, if you want to hear next song, you must agree terms and conditions." özellikle her kelimesi Riverside'ın modern dünyadaki sosyal medya kullanımdan dolayı oluşan kişilik bozuklukları, kimlik sorunları, hiçbir şeyi okumadan her şeyi kabul etmemizi, hayattan neredeyse tamamen kopma noktasına geldiğimize vuran albümün en güzel açılışlarından ve sözlerinden bir tanesine sahip. Fakat her seferinde bu sesi dinlemek bir noktadan sonra beni rahatsız ediyor. Bu albümün beğenilmediğini düşündüğüm kısım ise tüm parçların dağınık durması. Çünkü, siz bir şarkıyı dinlerken ve kendinizi şarkının temposu içinde bulduğunuz zaman, şarkı başka bir ritme ve melodiye geçiyor. Albümdeki pek çok şarkı, bir sürü parçanın bir araya getirilmiş hali gibi. Fakat buna rağmen ID.Entity, benim çok beğendiğim albümlerden bir tanesi oldu.
Ghost – Phantomime
Tobias Forge'un titizlikle sürdürdüğü Ghost projesinin son meyvesi olan Phantomime, tamamı coverdan oluşan 5 şarkılık bu EP, kesinlikle senenin en iyi işi değil fakat dinlemesi çok çok keyifli bir proje. Tüm şarkılar tek bir çizgide ilerliyor, özellikle kök sesten çok ayırlmamışlar ve kullandıkları sound, tüm EP'yi bir parti havasında sürdürmüş. Bana göre bu EP'nin en keyifli şarkısı "Jesus He Knows Me" olmuş. Öteki şarkılar zamanla bendeki varlığını yitirdi fakat Jesus He Knows Me hala dinlediğim şarkılardan bir tanesi. Özellikle Tobias Forge'un bu şarkının üzerinde rahatça oynayabilmesi ve şarkının ele aldığı konuyla gönül rahatlığıyla dalga geçebilmesi her şeyi daha eğlenceli bir hale getiriyor.

Immortal - War Against All
Soğuk, vicdansız, sinirli. Immortal, her zaman yaptığı müziği en iyi şekilde yapmaya devam ederek bizlere gerçek bir black metal albümü sunuyor. Açılış parçasından son parçaya kadar akıp giden albümün, bir önceki albüm "Northern Chaos Gods"a göre daha çiğ bir sese sahip olmadığını da söyleyebilirim. Albüm yeterince güzel, güzel bir şey hakkında ne kadar yorum yapabilirim bilmiyorum. Eğer bir liste yapsaydım, bu yıl dinlediğim en güzel albüm olarak War Against All'u seçmek, benim için hiç şaşırtıcı olmazdı. Demonaz, bildiği Immortal'ı aynı şekilde devam ettiriyor. Açılış parçası "War Against All" ile 2. parça Thunders of Darkness'ın benzerliği biraz dikkatimi çekti. Aslında her parçadaki farklı ve çeşitli (tabii ki bunlara rağmen soğuk!!!) riffler barındıran bu albümdeki bu çelişki kafamı karıştırdı. Fakat bunları düşünmeye vakit olmadan "Wargod" geldi. Bu sefer temposunu biraz daha düşüren albüm, az önceki iki vahşetten sonra işleri soğutuyor, bunu da kötü bir şey olarak söylemiyorum. Bu albümdeki çok sevdiğim parçalardan biri olan "No Sun" tam bir vahşet! Bana biraz da Mayhem'deki karmaşayı hatırlatan bu parçanın tremololarına da bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Wargod'daki yavaş tempolar "Return To Cold" ve "Blashyrkh My Throne" ile devam ediyor. Immortal'ın yavaş parçalarına bu albümde gerçekten bayıldım.
Enforced - War Remains
Enforced'ın her dakika ezici müziğinin altında kaldığınız War Remains, ekstrem thrash'in muazzam bir örneği. Aslında grup kendisini Crossover Death olarak da tanımlıyor ki bu tanımlama bence hiç yanlış değil. Çünkü bildiğiniz gibi Enforced'ın müziği birçok türden birçok unsuru barındırıyor. Bunu her zaman yaptıkları için önceki iki albümden farklı bir şey dinlemeyeceksiniz ama bu kötü bir şey değil tabii ki, çünkü Enforced tarzını ben çok seviyorum. Açılış parçasında bile yalnızca 2 dakika 50 saniye içerisinde birçok farklı tat sunan şarkıdan da anlayacağım üzere beni çok lezzetli ama müziğinin altında ezilip kalacağım bir albüm bekliyordu. Özellikle riffler her ne kadar farklı bir şey vaat etmese bile çok keskin ve net. "The Quickening" ise önceki şarkıdaki parçalayacılığı devam ettiriyor. Yani tam anlamıyla bir enkaz devralıyor!! Tabii ki bunu kötü anlamda söylemiyorum. Bu hızlı bölüm triosunu "Avarice" parçası ile devam ettiriyor Enforced. Hiç şüphesiz ki bu üçlü, dinleyiciyi ortadan ikiye bölme niteliği taşıyan şarkılar. "Mercy Killing Fields," "Nation of Fear" gibi parçalar ise yavaş tempolarıyla klasik thrash metale selam çakıyor. Ayrıca Enforced'un, Slasher etkisinde olduğuna ve baktığımız zaman bunun "tam bir yeni Slasher" swh olduğunu eklememe de gerek yok sanırım. Bu kesinlikle uzun yıllar boyunca dinlenecek bir iş.